Melon Şapka ve Cholitas Kadınları

02 Nisan 2021   // 0 Yorum

Peru, Bolivya ve Şili’de ‘’Cholitas’’ kadınlarının yerel kostümlerinin en çok ilgi çeken aksesuarı olan melon şapkalar. Evli kadınlar şapkalarını tam başın üzerinde, bekar ve dul olanlar ise hafif sağa ya da sola eğimli olarak taşıyorlar. Ve şakası yapıldığı üzere eğer kafalarının arkasındaysa, bu ilişkinin “karmaşık” olduğu anlamına geliyor.

Bugünün Cholitas kostümü, İspanyolların 18. yüzyılın sonlarında yerli halkın geleneksel kostümlerini giymesini yasakladıkları katı kuralların uygulanması sonucu ortaya çıkar. Avrupai kıyafetleri benimsemeye zorlanan yerli kadınlar kendi geleneksel malzemelerini, renk ve desenlerini Avrupa kesimleri ile buluştururlar. Genellikle pollera adı verilen, diz altına kadar inen hacimli, katmanlı etekler kabarık bir jüpon üzerine giyiliyor, pamuklu gömlekler (bluz) alpaka ya da lama yününden şal (battaniye) ile birlikte kullanılıyor. Renkler ve kumaşlar bölgeye, iklime, gelir seviyelerine ve kişisel tercihlere göre farklılık gösteriyor.

 

1850 yılında İngiltere’de kullanılmaya başlanan ve Charlie Chaplin ile özdeşleştirdiğimiz melon şapkalar Andean kültürüne nasıl geldi sorusuna en makul bulduğum yanıtın arkasında yine batı kurnazlığı var🤷🏼‍♀️ İngiliz demiryolu yetkilileri, o zamanlar Bolivya’da çalışan  işçilerin kullanması için İngiltere’den çok sayıda şapka siparişi vermiş. Ancak şapkalar Andlı erkeklerin kafalarına sığamayacak kadar küçükmüş. Ayrıca Bolivya’nın sert güneşinden koruyacak kadar da geniş bir siperliği yokmuş. Satılamayan şapkaları ihraç eden firma ölçülerin kadınlara uygun olduğunu düşünmüş. Şapkaları kırsaldaki yerli kadınlara ‘’Avrupa’da tüm kadınların bu son moda şapkaları takıyor’’ kurmaca hikayesi ile pazarlamaya başlamış.

 

Sonuç Bolivya’da günümüze kadar gelen geleneksel bir aksesuar. 1960’ların sonlarına kadar İngiliz centilmenlerinin taktığı #bowlerhat Peru ve Bolivya’da yeni nesil kadınlar ve anneleri arasında modayla ilgili fikir ayrılığı dolayısıyla çok tercih edilmiyor. Ancak festivallerde ve resmi kutlamalarda hala kullanılıyor.

 

Cholita’’ düşük sosyoekonomik statüye sahip olan yerli kadınları aşağılayıcı bir şekilde tanımlamak için çok yakın bir zamana kadar günlük dilde kullanıldı. (bu terim de zaten negatif anlamda kullanılan İspanyol – Latin Amerika melezi anlamına gelen ‘’Cholo’’ dan türemiş.)

Kendi kültürleri ile gurur duyan bu Aymara ve Quechua kadınları 2000’lerin başına kadar sosyal olarak dışlandı ve sistematik olarak marjinalize edildi. Tecrit edilip toplu taşıma araçlarına binmesi, La Paz Meydanı gibi bazı kamusal alanlara, bazı restoranlara, zengin semtlere girmesi, kızlarının özel ve devlet okullarında yerel kıyafetlerini giyerek okuması yasaklandı.

1960’larda kendi aralarında örgütlenip sivil haklarını korumaya çalıştılar ancak esas 2006’da Evo Morales’in Bolivya’nın ilk yerli cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, özellikle yerli /köylü tabandan başlayarak değişen hak ve özgürlükler ile birlikte yeniden saygı duyulan bir statüye kavuştular.

Cholitalar çalışkanlıklarını ve girişimci karakterlerini sıkı çalışmanın tembellikten daha iyi olduğunu savunan Aymara inancına sahip olmalarına borçludurlar. Bugün Peru ve Bolivya’da dolaşırken pazar ve sokak tezgahlarının, hediyelik eşya dükkanlarının, market gibi küçük işletmelerin başında çoğunlukla Cholitalar’ı görürsünüz. Bu çalışkanlık anayasal ve sosyal haklarını alana dek  hor görülen bir statüye işaret ediyordu. Ancak günümüzde saygı kazanmaları ile birlikte işletmelerinin daha kolay sürdürülebilir olması için bazı mikro finans programlarınca destekleniyorlar.

Bolivya gezisi boyunca çoğunlukla rezervlerin olduğu yaylalarda, dağlarda ve onların çevre köylerindeydik. Asıl hedefimiz Oruro Festivali’ydi. Aradan geçen bunca uzun zamandan sonra Cholitalar’ın kendi futbol ve hatta güreş takımlarının olduğunu, kızlarının eğitim almasına izin verilmeyen okullarda öğretmenlik yaptıklarını, binmelerine izin verilmeyen otobüslerin şoförleri olduklarını öğrendim. The Guardian’da bir makalede siyasetten muhabirliğe, mobilya tamirciliğinden trafik polisliğine ve moda tasarımcılığına kadar çok farklı işlerde yerel kıyafetlerini giyerek çalışabildiklerini okudum. Hangi işte çalışırlarsa çalışsınlar melon şapkalarının altından sarkan kuzguni uzun örgülü saçları, pabet ayakkabıları ile yürüdükçe salınan kabarık etekleri, gururlu endamları ile poz verdikleri fotoğraflara hayran kaldım. Erkek meslektaşları ile aynı haklara sahip olmaları için verdikleri mücadeleyi sürdürmeleri umut oldu.

Bu konunun ve fotoğrafların şimdiki (Kadın şiddeti ve cinayetlerinin her gün haber olduğu bir dönemde İstanbul Sözleşmesin’den ayrılan Mart 2021 ) gündeme denk gelmesi bir tesadüf değil çünkü konu aslında hep gündemde. Hem de sadece siyasi platformlarda değil bildiğiniz günlük yaşantımızda, yanı başımızda, biraz ötemizde, öğretilen ve dayatılan her akıl dışı söylemde, yüzeye çıkmak için çırpınan derinlerimizde…

Bolivyalı beş Cholitas’ın Amerika’nın en yüksek dağına tırmanma hedefini anlatan bir filmin linki http://cholitasfilm.com/en/

Türkiye’deki festivallerden birinde oynadı mı bilmiyorum ama izlemeyi çok isterim.

 

fotoğraflar ©ilginerarslanyanmaz


Tags:

bolivia turu

bolivya

bolivya günlüğü

bolivya kadınlarıı

bowler hat

cholita

cholitas

evo morales

gezi yazıları

istanbul sözleşmesi

kadın hakları

kadın mücadelesi

melon şapka

travelblog

travelling bolivia


Benzer Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.