Eskiye Özlem ve #Tbt

13 Ocak 2021   // 0 Yorum

Meltem Ulu Kitap Yayınevi’nden çıkardığı ”Değişen İstanbul’un Tanıkları Düğün ve Aile Fotoğrafları” kitabı herkesin hayatında teknolojinin de gelişmesiyle birlikte hem daha önemli hale gelen hem de eskiye nazaran daha çok paylaşılan ve sergilenen düğün ve aile fotoğraflarıyla kültürel hafıza arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. Sadece fotoğrafçılara değil, sosyal medyada, evinde duvarda ,çerçevede, kutuda, albümde fotoğraf sergileyen ve biriktiren herkese öneririm. Birinci basım tükenmiş ikinci basımın ne zaman çıkacağını yazarın IG hesabından takip edebilirsiniz. @meltem.ulu

Kendi anı fotoğraflarımı okumayı becerebilmek bir hayli zamanımı aldı. Becerebildiğimde ise sandıktan çıkan fotoğraflar ilk defa sorulara dönüştü. Profesyonel fotoğrafçılık hayatımdaki branşlardan biri olan özel gün fotoğrafçılığında oluşturduğum her karedeki talebin geçmişimdeki ve bulmacadaki boşlukları defalarca başka hayatlara dokunarak doldurabileceğimi sanmakla ilgili olduğunu farkettim. İlk sorum içinde ben olan fotoğrafları kimin çekmiş olduğuydu. Anda eksik gibi görünen annemdi. Yanıt bulduğum her soruya yenisi eklendi.
Bitmek bilmeyen bu didiklemeye fotoğrafın yolculuğu adını verdim. ”Fotoğraf; çeken, çektiren, okuyan veya yorumlayan olmak üzere üç ayrı gözün buluşma noktasıdır…Ayrıca fotoğrafların ait olduğu zaman ve mekan bileşeninin de göz önünde bulundurulması gerekir. Fotoğraftan yansıyan görüntünün oluşturduğu algı ise bireylerin sahip olduğu kültürel kodlar ile oluşur. Fotoğrafları anlamaya yorumlamaya çalışırken poz ve arka plan göz önünde bulundurulması gereken unsurlardır… Fotoğrafın içinde var olan aynı aileye mensup bireylerin o fotoğraf ile ilgili duygusu ve anlatısı bakılan zamana ve içinde bulunulan kültürel ortama göre değişir. Her yeni kuşağın aile fotoğraflarıyla kurduğu ilişki fotoğraflara yüklediği anlam yaklaşım ve ailesinin geçmişiyle ilgili hatırladıkları farklıdır. Hatırlananlar bitmeyen bir kurgu ile yenilenir.” Kitaptan alıntı sf 32-36

1. fotoğraf:

 

mini pinokyo

1979 6.yaşgünüm. Anneannemin Fatih’deki evi. Şimdi teyzem oturuyor. İlk bisikletim Mini Pinokyo. Kütüphaneye büyüteçle baktığımda Karl Marx ve Şevket Süreyya Aydemir’in 3 ciltlik ‘Tek Adamı kitaplarınıgörüyorum. Sehpada annemin Zenith fotoğraf makinesinin kabı. Dolaptaki dedemin hediye ettiği şarap kadehini içine bebek sokmaya çalışırken kırmıştım. Geçen yıl kuaföre bu fotoğrafla gidip arapsaçı kıvırcık saçlarımı görmezden gelip aynen bu kırpmaları istiyorum diye tutturdum. Geçen gün ise bir çekim sonrası Saraçhane’den geçerken hala bisikletlerin satıldığı alt geçitte yatan onlarca evsiz mülteciyi görünce bu fotoğrafa ışınlandım. Bir süreliğine oraya sığındım. Sonra Karl Marx’ın bir sözü  aklıma geldi ‘Madem ki insanı biçimlendiren yaşadığı koşullar o zaman koşullar en insani şekilde biçimlenmelidir’

2. fotoğraf:

Yine aynı günden teyzemin kocası Galip Enişte ve anneannem. Eniştem DSİ’de çalıştığı için hep böyle grand tuvalet ve evdeki tek kravatlı erkek. Doğum günü hediyem olan gecelik ve sabahlığım. Sabahlığın saten kumaşı ile ağızdaki parmak bir tezatlık oluşturuyor. Büyümeye isyan gibi. Kaç yaşına kadar parmak emdiğimin kanıtı. Niyesi çok uzun hikaye.Fotoğraf evde bitki sevmenin nedeni kanıtlarla süslü. Ev tadilata girince arkadaki buzlu cam kapıların atılmasına çok üzülmüştüm. Keşke yaşarken ikisine de o günü anlattırabilseydim…


Tags:

aile fotoğrafçısı

aile fotoğrafları

anı fotoğrafları

çocukluk

değişen istanbul

eskiye özlem

Meltem Ulu

mini pinokyo

nostalji

tbt


Benzer Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.