Nisan 2, 2012 //
0 Yorum
Demirören Alışveriş Merkezi inşaatı başlamıştı, izleyici sayısı düşmüştü, sinemanın yakında kapanacağı korkusu başlamıştı. Gelişmeler hızlı oldu, projeyi hakkıyla bitiremeden sinema el değiştirdi, kepenklerini kapadı. Bu yüzden isteyip de çekemediğim değerli emektarlar var. Yine de vefa borcu olarak projeyi yayınlamak istedim.
fotoğraflar © Ilgın Erarslan Yanmaz
1924’den beri hizmet veren ancak Beyoğlu’nun hızlı değişimi, sinema salonlarının içinde bulunduğu zor durum nedeniyle farklı bir yapılaşma içine giren ve yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olan Emek Sineması ve bu sinemaya hizmet veren emektarları… Güleryüzlü, sıcakkanlı, işini severek yapan bu emaktarların hiçbiri artık bugün akıllardaki Emek Sineması’nda çalışmıyor. Emek Sineması ile nostaljik bağları olan herkesin söylediği tek bir şey var: ”Akıllardaki Emek Sineması hep onlarla birlikte anılacak” Ve umarım gösterilen çabalar sayesinde akıllardaki Emek Sineması kapanmayacak, sevdiğimiz emektarları ile birlikte yeniden kapılarını seyircisine açacak.
Perdenin her iki yanındaki, Art Nouveau tarzı melek figürlerinden ismini alan sinema 1924’de ”Melek” adıyla başlamış. İlk sahipleri, A. Saltiel ile H. Artidi’ymiş. Daha sonra Emekli Sandığı’na geçen sinemayı İpekçi kardeşler işletmiş. 1958’de Emekli sandığı sinemanın işletmesini alıp adını ”Emek” olarak değiştirmiş.
Sinema 1924 yılında ”Melek” adıyla başlamış.Perdenin her iki yanında yer alan, Art Nouveau tarzı melek figürlerinden ismini alan sinemanın ilk sahipleri, o dönem İpek ve Sümer sinemalarının da sahipleri olan, A. Saltiel ile H. Artidi’ymiş. Daha sonra Emekli Sandığı’na geçen sinemayı 1958 yılına kadar İpekçi kardeşler işletmiş. Bu tarihte Emekli sandığı, sinemanın işletmesini alıp adını ”Emek” olarak değiştirmiştir. 1969 yılında Turgut Demirağ’a geçen sinemanın işletmesini 1975 yılından beri 2006 yılında vefat eden İsmet Kurtuluş ve Süheyla Kurtuluş yaptı.

Emek Sineması'nın hem çalışanlarının hem de sinema izleyicilerinin rahmetli maskotu ''Kızım''
Emek sinemasının perde genişliği 10 x 10 metre. Beyazperde ihtişamlı iki perdenin açılmasından sonra belirir, öyle ki heyecanı arttıran bir hava oluşur. İlk adını aldığı melek figürlerinin yeri bugün boştur. Filmler salonun her yanından rahatlıkla izlenebilir. Sinema film gösterimleri dışında defalarca ödül törenlerine tanık olmuş, ünlü sinema oyuncusu ve yönetmenini ağırlamıştır.
Yeşilçam Sokak’taki bu sinema; barok ve Rokoko bezeli duvarları, 875 kişilik salonu, tarihi ve geçmişi ile diğer sinemalardan farklıdır.
Hikmet Bey, Ahmet Tulgar’ın ”Emek Sineması sizin için ne ifade ediyor” sorusuna ”Mukaddes bir yuva, üç evlilik yaptım ama Emek’ten vazgeçmedim, ihanet etmedim” yanıtını verir.
Ekose üniformaları Emekli Sandığı 1963’de yaptırmış.

Aykut Karaağaç, Murat Aldemir, Hikmet Dikmen, Hayrettin Akkoç, Anıl Akkoç, Ahmet Yumurtacı
Hikmet Bey’in karısı Naciye Hanım ise 10 yıldan uzun bir süre büfede çalışmış. İlk başlarda amacı sadece eşine yardım etmekmiş ama sinemaya o kadar alışmış ki bir daha kopamamış.
‘Gone with the Wind” filminin 70 mm’lik kopyası. Filmin Emek Sineması’nda 6 ay vizyonda kaldığı söyleniyor.
Makinist Ömer Abdullah Bunlu Emek Sineması’nda 1979 yılından beri çalışıyor. Yıldız Film Stüdyoları kapandıktan sonra Emek sinemasının yaşlı makinisti Nihat Bey’in daveti üzerine buraya gelen Bunlu’ya bu tutkusu babasından geçmiş. “Babam çok severdi sinemayı. Bizi de götürürdü. Ben aslında bir sinema stüdyosunda çalışmak isterdim. Ancak stüdyolar bir bir kapanınca burada çalışmaya başladım.” Atıf Yılmaz’a ve ‘Amadeus’un yönetmeni Milos Forman’a hayran olan Bunlu, bir de ‘Guguk Kuşu’nu unutamıyor. Kendi deyimiyle ‘gözünü açmış bu işi görmüş’ Bunlu, bu yüzden ‘Bu işi yapmasaydınız, ne yapardınız?’ sorusuna verecek yanıtı yok. Kaynak: Sema Uludağ/Radikal 1999
Film başlamış, makine odasından filmi izliyor diğer makinist Özcan Uzdu.
Patlamış mısırın öncesinde patates cipsi satılırmış, mısırı Turgut Demirağ getirmiş. Festival seyircisi patlamış mısırın sesine duyarlıdır, almayı da yenmesini de çok tercih etmez.
Sinemanın fuayesi geniştir, hem alt hem üst salonunda büfesi vardır. Çayı demlemedir, frigo ve alaska satışı hala vardır ama koko çabuk bayatladığı için satılmaz.
Murat Aldemir ve Seval Eser. Seval kadronun en gençlerinden, tüm çalışanların kızı gibi. Tutkun Sineması’na, sinemanın en son ve zor zamanlarında bile zehir gibi aklı ile ne yapılabiliri düşündü durdu. En eski gişe memurlarından Güner Hergül ise 25 yılı aşkın gişe memurluğu yapmış.
Gişe memurunun çalışma saatleri hemen girişteki camlı odada geçiyor. Kredi kartı geçmiyor, rezervasyon yok, biletler koçanlı.
Alışveriş merkezlerindeki salonları ve perdeleri küçük ama izleyicisi fazla sinemalarla birlikte sinemanın izleyici sayısı düşmeye başladı. Dvd’ye olan talep düşüşü hızlandırdı. Film dağıtım şirketlerinin sinema salonları ile ilgili tercihleri ise sayının daha da düşmesine sebep oldu, çaresiz bekleyiş işte o zaman başladı…

Emek Sineması yıllarca Uluslararası Film Festivali’ne ve Filmekimi’ne gelen binlerce festival seyircisine, ünlü yönetmen ve oyuncuya ev sahipliği yaptı. 2010 yılının Nisan ayında Film Festivali’nin açılış töreninde bir grup sinemaseverin ‘’Emek Sineması’nı yıktırmayacağız’’ sloganı ile ortaya çıkmasıyla birlikte sinemanın bulunduğu Cercle d’Orient binasının cephesinin korunarak, yıkılıp yerine bir alışveriş merkezi yapılacak olması, sinemanın da binanın en üst katlarına yerleştirilmesi projesi gündeme geldi. Bunun üzerine tüm sinemaseverler çeşitli platformlarda seslerini duyurarak, protesto ederek, imza toplayarak kampanyalarını sürdürdüler. Proje yandaşlarının basında yaptığı yetersiz açıklamalar tepkiyi daha da çok arttırdı. Mimarlar Odası’nın dikkat çektiği gibi İstanbul’da başta Tarlabaşı olmak üzere kentsel dönüşüm adı altında, şirketlerin rant yaratma ve sağlama amacıyla kültürel ve tarihi mirasları yok eden projelerin olduğunun bir kanıtı ve simgesi haline geldi Emek Sineması. Emek Sineması yıkım projesinde sinemanın deprem, yangın güvenliği sebebiyle yeni yapılacak alışveriş merkezinde en üst kata taşınacağı söylendi. Akıllara durgunluk bir bahane. Restorasyon akla bile gelmiyor, gelse bile alçıpandan tarih yapılıyor binalara.




Projenin uygulanmasını önlemeye çalışan mesleki platformların, sinemaseverlerin, İstanbul severlerin çabaları karşısında; proje sahibi ve uygulayıcı, projeye izin verecek Anıtlar Kurulu, Kamer İnşaat, Beyoğlu Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, Turkmall, Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun alacağı kararlar umut ve merakla bekleniyordu. Ancak…24.05.2010 tarihinde Emek Sinemasının yıkımını öngören projeyi onaylayan kurul kararına açılmış olan davada İstanbul 9. İdare Mahkemesi 12.05.2010 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Ancak 01.12.2011 tarihinde, bilirkişi raporuna ve kamuoyunun verdiği mücadeleye karşın, 9. İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulmasını iptal etti. Emek’in yıkım yolunun önü böylelikle açılmış oldu…